FTR,  Hastalıklar

Sabah tutukluğundan endişelenmeli miyiz?

Sabah tutukluğundan endişelenmeli miyiz?

Sabah tutukluğu özellikle omurga kireçlenmelerinin bulgu verdiği 50’li yaşlardan itibaren gündememize girmeye başlar. Kişiler sabah yataktan ilk kalktıklarında boyunda olmakla birlikte belde belirgin tutukluk, hareketi başlatamama, doğrulamama, kıyafetlerini rahat giyememe şikayeti ile başvururlar. Omurgadaki kireçlenme oranı ne kadar çoksa , tutukluğun süresi de bi o kadar uzar.

Sabah tutukluğu, romatizmal ağrılar (iltihaplı romatizma) ile mekanik ağrıları (kireçlenme, spondiloz) birbirinden ayırmada kullandığımız önemli kiriterlerdendir aslında. Romatizmal bel hastalıklarında özellikle ankilozan spondilit de sabah tutukluğu 45 dakikayı geçer hatta bu süre 2 saate kadar uzar, kişi çalıştıkça beli rahatlar, ağrıları azalır.

Dolayısıyla sabah tutukluğunuz olmaya başladı, bu 30 – 40 dakikaya uzuyor ve hatta geçiyorsa endişelenmeliyiz ve doktorunuz bunun için ileri tetkik ve tedavinizi planlamalı. Daha kısa sürenler için de önlem alıp , hayat şekli değişiklikleri ile sürenin artmamasını sağlamalıyız.

Eğer sabah yataktan kalkmakta zorlanıyor. eğilip doğrulmanız, omurganızı dik halde rahat tutmanız zor oluyor ve zaman alıyorsa, omurganızda yıpranma başlamış demektir. Omurganın da içerisinde her omurun birbiri ile ilişkisini sağlayan, tıpkı diz, kalça gibi eklem kıkırdağı, eklem sıvısı ve eklem çevresi bağlarını içeren her seviyede sağlı sollu ikişer tane olan eklemleri vardır. Zamanla bu eklemlerde de kıkırdak kaybı eklem mesafesi daralması şeklinde kireçlenme başlar ve eklemler daha zor hareket ederler. Uzun süre sabit kaldığında eklem tekrar hareket ettirilmeye çalışılınca ilk anda eklemin kendini bırakması zaman alır. İlk bir kaç hareketten sonra artık normale döner, eklemdeki kayma işlemi yapılırken kişi hareket halinde olduğundan eklemdeki zorlanmayı hissetmez.

Ne yapmalı?

Omurgada zorlanmayı azaltmak kireçlenmenin devamı açısından ilk yapılacak şeydir. Yani omurgaya binen yükleri azaltacak şekilde yaşamak önemli. Ayakta veya oturarak çok uzun saatler geçirmek sabit yükü arttırır. 30 dakikadan sonra uzayan aktivitelerde pozisyon değiştirmek, yani ayaktaysanız oturup dinlenmek, oturuyorsanız kalkıp dolaşmak önemli. Pek çok kişi hareketli olmanın kireçlenmeyi önleyeceği ile ilgili yanlış kanılara sahiptir. İleri yaşlara rağmen bütün gün aktif ayakata kalmak omurgayı zorlayıcı bir durumdur. Özellikle de bel, boyun, kalça sorunu olan kişilerin işlerini bölerek saatlere, günlere dağıtmasında oldukça fayda vardır.

Omurga çevresi kaslara yönelik güçlendirici egzersiz yapmak. Özellikle yaşın ilerlemesi ile kas kütlesinde de zamanla azalma olur. Omurganın etrafında onu bir korse gibi çevreleyen kaslar vardır ve bu kaslardaki güçsüzlük omurgaya binen yüklerin omurgaya daha çok hasar vermesine neden olur. Uzun süre oturarak çalışmak, aşırı kilo almak, hamilelik özellikle bu durumu arttırır. Kaslara yönelik güçlendirme programı özellikle bir FTR uzmanı tarafından muayene olunduktan sonra belirlenmeli ve verilen programa uyarak hergün düzenli (mümkünse ömür boyu) egzersiz hayatımızın bir parçası olmalı.

Sabahları ilk kalkıldığında, güne başlamadan önce yatak içinde ve sonrasında yatak yanında germe (streching) egzersizleri yapmak. Kalkar kalkmaz güne başlamadan biraz omurgayı esnetmek direk zorlanmayı azaltır.

Beslenme özellikle süt ve süt ürünlerine karşı duyarlılığı olan kişilerde bu ürünlerin kullanımının arttığı dönemlerde kalça, leğen kemiği eklemlerinde belirgin tutulumlar bel hareketlerinde kısıtlılığa neden olur. Bunun dışında özellikle eklem sağlığına yönelik antienflamatuar beslenme (az karbonhidrat, ılımlı protein, bol sebze ve iyi yağlar) hem dejenerasyonu hem tutukluğu azaltır.

Son dönemlerde bir eser element olan silikanın azlığının vücutta tutukluğa neden olduğu gösterilmiş. Silika, kemikler, kıkırdak doku ve eklem zarlarının oluşmasında etkili olup cilt, saç ve tırnaklarda bulunuyor. Vitamin D, Glukozamin ve Kalsiyumun vücuttaki faydalarını arttırıyor ve mukozanın onarılmasına yardımcı oluyor.

Çoğu besinde mevcut ancak en belirgini, sümüksü içeriği nedeniyle Bamya, öne çıkıyor; tahıllar özellikle yulaf; elma, salatalık, kuru-yeşil soğan, balkabağı sıralanabilir. Özellikle içeriğinde silika olan maden suyu düzenli kullanmak (günde bir tane gibi) iyi gelebilir. Termal sular (kaplıca tedavisi sırasında) iyi gelir.

Doku tuzları olarak adlandırdığımız Schüssler tuzlarından No11 direkt silikadır. Özellikle kemik, cilt tırnak saç gelişimi için antiaging ve osteoporoza destek amaçlı kullanılan bu tuz, sabah tutukluğunu azaltmak için de dönemsel olarak kullanılabilir.

Bir son hatırlatma hayata karşı ne kadar esnekseniz, belinizde o kadar esnek. Katı, ödün vermekte zorlanan, affedemeyen insanlarda daha çok sabah tutukluğu oluyormuş. Biraz gevşemek de iyi gelebilir yani 🙂

Bir cevap yazın