Düşük Seviyeli İnflamasyon nedir?

Vücudun bir bölgesinde iltihap geliştiğinde, örneğin bir tırnak çevresinde, çok kısa sürede o parmaktaki kızarıklık şişlik ısı artışını görürüz. İltihabın orda kalması ve orda tedavi edilmesi için uygun mekanizmalar derhal devreye girer ve hızlıca orayı iyileştirirler. Burada gördüğümüz akut inflamasyondur ve olur geçer.

Uyaranın bu şiddette olmadığı ve anne karnından itibaren maruz kaldığımız, vücuda zarar verici unsurlara karşı ortaya çıkan ama akutdaki gibi açıkça görmediğimiz bir tür inflamasyon çeşidi de, düşük doz inflamasyondur. Vücut bu durumda sürekli bir savaş halindedir

Varlığı bilinmediği ve birçok insan için kronik hastalıklara neden oldukları için bu tür inflamasyona ‘sessiz katil’’ denilebilir. Obezite, depresyon, diyabet, MS, ateroskleroz, Pcos ve hatta bunamaya kadar. Tüm bu hastalıklar aynı bileşenleri içeriyor gibi görünüyor: kronik düşük seviyeli inflamasyon.

Peki akut inflamasyon iyiyken, düşük dereceli denilen bir inflamasyon neden böyle tehlikeli. Çünkü gürültüyle olup bitmiyor ve bununla uğraşan sistemleri sürekli yoruyor ve sonuçta hedef organların düzgün çalışmasını engeller hale geliyor. Pankreas düzgün çalışamıyor = diyabet, tiroid bozuluyor = hashimoto, myelin yıkılıyor = Ms, eklem kıkırdağına savaş açılıyor romatizmal hastalıklar ve hücre çoğalması önlenemeyince kanserle sonuçlanan bir tablo gelişiyor.

Burda olay karında çalışan bağışıklık sisteminin bir nevi kafasının karışması.

Genel olarak dışarıdan aldığımız kimyasallar (ağır metaller, deterjanlar, hava kirliliği , kozmetikler vb) etken olmakla birlikte olay genelde bunların tetikleyebileceği, bağırsaklarımızın bozulması ile doğal kabul ettiğimiz pek çok besin de olayı tetikler. Oksidatif stres ler özellikle sigara içme, duygusal stresler, uykusuzluk gibi faktörler de olayı kolaylaştırır. Sonuç olarak vücutta aşırı bir immün(bağışıklık) yanıtı başlar ve bu yukarıda bahsettiğimiz hastalıklara neden olan bir savaşa neden olur.

Burda şu sorular önem kazanır: